Page Nav

HIDE

Twitter

GRID_STYLE

Son yazılar:

latest

Âlemlerin çeşitleri

Sual: Kitaplarda âlem-i emir, âlem-i misal gibi ifadeler geçiyor. Bunlar ne demektir? CEVAP Şu kadarını bilmek yeterli olur: Mahlûklar [yara...

Sual: Kitaplarda âlem-i emir, âlem-i misal gibi ifadeler geçiyor. Bunlar ne demektir?
CEVAP
Şu kadarını bilmek yeterli olur: Mahlûklar [yaratıklar] üç kısma ayrılır:

1- Âlem-i emir, ruhlar âlemidir. Bunlar, madde olmayan ve ölçülemeyen şeylerdir. Bu âleme, âlem-i ervah veya âlem-i melekût da denir.

2- Âlem-i misal, varlık âlemi değildir. Görünüş âlemidir. Her varlığın, bu âlemde bir misali, görüntüsü bulunur. Bu âlemde, kendiliğinden hiçbir hakikat, hiçbir madde ve mana yoktur. Buradakiler, öteki âlemlerden akseden görüntülerdir. Aynada hiçbir şekil yoktur. Aynada bir şekil görünürse, başka yerden gelen bir görünüştür. Âlem-i misal de aynen böyledir. Rüyada meydana gelen şeyler, âlem-i misalde görülmektedir. Bu âlem, âlem-i emirle âlem-i şehadet arasındadır. Bundan dolayı bu âleme, âlem-i berzah da denir.

3- Âlem-i şehadet, madde âlemidir. Bu âleme, âlem-i ecsad, âlem-i halk veya âlem-i mülk de denir. Bu da ikiye ayrılır: 1) İnsana, âlem-i sagir yani küçük âlem denir. 2) İnsandan başka varlıkların hepsine, âlem-i kebir yani büyük âlem denir.

İnsanda bulunan şeylerin bir kısmı âlem-i halktan, bir kısmı da âlem-i emirdendir. Kalb, bu iki âlem arasında vasıtadır. Âlem-i kebirde olan her şeyin, âlem-i sagirde, bir örneği, benzeri vardır. İşte insanın kalbi, ruh âlemine açılan bir kapıdır. Kâfirlerde bu kapı kapanmış, harap olmuştur. Bunun için, kâfirlerin ruh âleminden haberleri yoktur. Kalbin hayat bulması, ruh âlemine açılması için tek çare, tek ilaç, iman etmesi, Müslüman olmasıdır. (İslam Ahlakı)

Mülteka tercümesine ilave

Sual: İzahlı Mülteka Tercümesi diye bir kitapta, (Diş dolgusunu çıkarmak mümkün olmayınca, dolgunun üstünden geçen suyla iktifa edilirse, gusül sahih olur) deniyor. Bu kitap muteber değil mi?
CEVAP
Mülteka’da böyle bir ifade asla yoktur. Mülteka kitabının yazıldığı zaman, dolgu diye bir şey yoktu. Zaten kitapta, dolgudan hiç bahsedilmiyor, bahsedilmesi de mümkün değildir. Kitabın müellifi İbrahim Halebî, 1549’da vefat etmiştir. Tercüme eden kimse, bu kısmı dip not olarak bu yanlış bilgiyi ilave etmiştir. Yani bu ilave muteber değildir. Bu ilaveyi senet gösterenlere de itibar edilmez.

Cemaate uymak

Sual: İmam, secde-i sehv yaptıktan sonra cemaate uyan kimse, cemaat sevabını alır mı?
CEVAP
Evet, alır.

Hiç yorum yok

Yorumlarınızı ve fikirlerinizi bize gönderiniz. Sorularınız için dinimizislam2@gmail.com adresine mail gönderiniz.
BİZİM SAHİFE sitesi..

Önizleme