Page Nav

HIDE

Twitter

GRID_STYLE

Son yazılar:

latest

Mutezile ve cebriye

Sual: Kaderin imanın şartı olduğunu inkâr eden biri, (Resulullah kadere imanla ilgili bir şey söylememiştir. Kader, imanın şartları arasında...

Sual: Kaderin imanın şartı olduğunu inkâr eden biri, (Resulullah kadere imanla ilgili bir şey söylememiştir. Kader, imanın şartları arasında sayılırsa, ne yapacağımız önceden takdir edilip yazıldığına göre, bize günah işleten de Allah olur. Allah bizi niye cehenneme gönderecek ki?) diyor. Buna nasıl cevap verebiliriz?
CEVAP
Kaderi inkâr eden, mutezile [kaderiye] fırkasıdır. (Yaptığımız iyi kötü işlere Allah karışmaz) derler. (Allah bize zorla günah işletir) diyen ise, cebriye [mürciye] fırkasıdır. İkisi de yanlıştır. Ehl-i sünnet ikisinin ortasındadır.

Cebriye fırkası:

Bu fırka, (Bize imanı veren de ibadet ettiren de Allah’tır. Allah her işi zorla yaptırır. İnsan kaderine mahkûmdur. Hiç kimse, işlediği günahtan mesul değildir) diyerek şu mealdeki âyetleri delil olarak gösteriyor:

(Allah, dilediğini hidayete kavuşturur, dilediğini dalalette bırakır.) [İbrahim 4]

(Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündeki insanların hepsi iman ederdi. O halde inanmaları için insanları zorlayacak mısın? Allah’ın izni olmadıkça, hiç kimse, iman edemez.) [Yunus 99,100]

(Sizi de, yaptığınız işleri de yaratan Allah’tır.) [Saffat 96]

Bu âyet-i kerimeler, kaderi, yani Allahü tealanın işlerimizi yarattığını inkâr eden mutezileye gayet güzel cevaptır. Bu âyet-i kerimelere rağmen, kader nasıl inkâr edilir ki?

Bu âyet-i kerimelerin açıklamasında, Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki:

Hayrın ve şerrin yaratılmasında, işlediklerimizin yaratılmasında, insanın irade ve ihtiyarının da tesiri vardır. İnsanın iradesine, dilemesine kesb denir. İnsanın yapmak istediği işi, Allahü teâlâ da dilerse, o şeyi yaratır. (2/83)

Demek ki, insanların yaptığı her hareket, her iş, insanın kesbi ve Allahü teâlânın yaratmasıyladır. İnsan istiyor, Allahü teâlâ da yaratıyor. Allahü teala yaratmıyor diyen mutezile sapık yoldadır. Günümüzde bazı mutezile bozuntuları, kaderi cebriyenin anladığı gibi göstererek inkâra çalışmaktadır.

Cebriye fırkası, insanın kesbini, iradesini inkâr ederek, (İnsan istese de, istemese de her hareketini, her işini Allah yaratır. İnsanın her işi, ağaç yapraklarının rüzgârdan sallanması gibidir. Her şeyi Allah zorla yaptırıyor) dediler. Böyle söylemek küfürdür. Elin titremesi başkadır; isteyerek oynatması başkadır. Bir âyet-i kerime meali:

(İsteyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. İnkârcılara Cehennem ateşini hazırladık.) [Kehf 29]

Allahü teâlâ zorla inandırırsa, niye (İsteyen iman etsin, dileyen inkâr etsin) diyecek ki? Demek ki, Allahü teâlâ, insana bir irade verdi. İnanmak da, inkâr etmek de, insanın elindedir.

Bir cebriyeci, kendisine saldırana kızmaz mı? Allah yaptırıyor der mi? Mesela, Cebriyenin ensesine bir tokat vursak, (Ne yapıyorsun?) der, ona (Kader böyle, bunları yapan Allah’tır) desek, bize hak verir mi?

Cebriyeciler, (Kâfirler mazurdur; çünkü işleri yapan Allah’tır. Bunlar mecburdur) diyorlar. Bu sözleri küfürdür. Dört âyet-i kerime meali:

(Onları hesap mahallinde durdurun! Hesaba çekileceklerdir.) [Saffat 24]

(Rabbin hakkı için, onların hepsini yaptıklarından dolayı sorguya çekeceğiz.) [Hicr 92, 93]

(Zerre kadar hayır ve şer işleyen, karşılığını görür.) [Zilzal 7,8]

(Kişi, önceden ne hazırladığını, ne getirdiğini görecektir.) [Tekvir 14]

Peygamber efendimiz buyuruyor ki:

(Mürciye [cebriye] ve kaderiyenin [mutezilenin] İslamiyet’ten nasibi yoktur.) [Buhari]

(Allahü teâlâ, kaderiye ve mürciyeye, 70 Peygamber lisanıyla lanet etti.) [Taberani]

(Kaderiye ve mürciye, Kevser havuzuna varamaz ve Cennete giremez.) [Ebu Davud]

Günümüzde cebriye fırkası azsa da, aklına güvenen mutezile bozuntuları çoktur.

Mutezile fırkası:

Kaderiye de denilen, mutezile fırkası, (İnsan kendi kaderini kendi çizer. İnsanların işlerine Allah karışmaz) diyerek kaderi inkâr etmiştir. Hâlbuki kadere iman farzdır. Bu husus Kur’an-ı kerim ve hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Allahü teâlâ, ezeli ilmiyle, insanların ve diğer mahlûkatın, ne zaman doğacağını, ne zaman öleceğini ve ne yapacaklarını bilir. İlahın elbette her şeyi bilmesi, her şeye gücü yetmesi gerekir. Bilmeyen, gücü yetmeyen, muhtaç olan, ilah olamaz. Allahü teâlâ, herkesin ne yapacağını bilir. Kur’an-ı kerimde mealen, (Allah, onların işlediklerini ve işleyeceklerini bilir) buyuruluyor. (Bekara 255)

İnsanların başına gelecek olaylar, doğacakları, ölecekleri ve ne iş yapacakları gibi bütün bilgiler, levh-i mahfuz denilen bir kitaptadır. Bu kitaptaki bilgilere, kader deniyor. Bunlar nasıl inkâr edilebilir ki? Kader hakkında birkaç âyet-i kerime meali:

(Yeryüzünde vuku bulan ve başınıza gelen bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta [levh-i mahfuzda] olmasın. Elbette bu, Allah için kolaydır.) [Hadid 22]

(Allah her canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekânı bilir. Hepsi açık bir kitapta [levh-i mahfuzda] yazılıdır.) [Hud 6]

(Yaptıkları küçük büyük her şey, satır satır kitaplarda yazılmıştır.) [Kamer 52, 53]

(Ölümü Allah’ın iznine bağlı olmayan hiç kimse yoktur.) [Al-i İmran 145]

(Ölüm zamanını takdir eden ancak Allah’tır.) [Enam 2]

(Biz, her şeyi kader ile yarattık.) [Kamer 49]

Birkaç hadis-i şerif meali ise şöyledir:

(İman; Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe, [yani Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana], kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, ölüme, öldükten sonra dirilmeye, inanmaktır. Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim Onun kulu ve resulü olduğuma şehadet etmektir.) [Buhari, Müslim, Nesai]

(Kadere inanmak, iman esaslarındandır.) [Ebu Davud, Tirmizi]

(Kadere inanmayan, imanın gerçeğine erişmez.) [Nesai]

(Kaderi inkâr edenin, İslam’dan nasibi yoktur.) [Buhari]

(Kadere iman etmek, tevhidin nizamıdır.) [Deylemi]

(Ahir zamanda, şerli kimseler, kader hakkında konuşur.) [Hâkim]

(Ahir zamanda, kaderi inkâr edenler çıkacaktır) [Tirmizi]

(Ahir zamanda, şu üç şeyden korkuyorum: Müneccimlere [falcılara] inanmak, kaderi inkâr ve idarecilerin zulmü.) [Taberani, İbni Asakir, Hatib, İbni Ebi Âsım]

(Kaderi inkâr etmeyin. Hıristiyanlar kaderi inkâr eder.) [Cami-us-sagir]

(Ümmetim kaderi inkâr etmedikçe dinde sabittir; inkâr edince helak olur.) [Taberani]

(Ahirette kaderi yalanlayana rahmet nazarıyla bakılmaz.) [İ. Adiy]

(Şu üç şeyden korkuyorum: 1- Âlimin sürçmesi, 2- Münafıkların “Kur’an böyle diyor” diyerek tartışmaya girişmesi, 3- Kaderin inkâr edilmesi.) [Taberani]

(Bütün Peygamberler şunlara lanet etmiştir: 1- Allah’ın kitabında olmayan şeyi ona ekleyen [Kur’anda böyle yazıyor diye yalan söyleyen, Kur’anı kendi görüşüne göre tevil ve tefsir eden], 2- Allah’ın kaderini inkâr eden, 3- Allah’ın zelil ettiğini aziz, aziz ettiğini de zelil eden zalim idareci.) [Taberani]

(Kaderden bahsedilince dilinizi tutun!) [Taberani]

(Kaderi inkâr edene, bütün peygamberler lanet eder.) [Taberani]

(Kadere, hayra ve şerre iman etmedikçe, başa gelenin asla şaşmayacağına, başa gelmemesi mukadder olanın da asla gelmeyeceğine inanmadıkça, hiç kimse iman etmiş sayılmaz.) [Tirmizi]

(Bütün işler Allahü teâlâdandır; hayır olanı da, şer olanı da.) [Taberani]

(Kaderiyenin İslam’dan nasibi yoktur. Bunlar, şer takdir edilmedi derler.) [Beyheki]

(Kader, Rahman olan Allah’ın elindedir. Kimini yükseltir, kimini alçaltır.) [Bezzar]

(Allahü teâlâ, hayır murat ettiğinin maişetini kolaylıkla verir. Şer murat ettiğinin ise, maişetini zorlukla karşılaştırır.) [Beyheki]

(Allahü teâlâ buyurdu ki: “Bana iman edip de, kadere, hayır ve şerrin benim takdirimle olduğuna iman etmeyen, benden başka Rab arasın.”) [Şirazi]

(Ümmetimi üç şey helak eder: Irkçılık, kaderi inkâr ve nakle itibarsızlık.) [Taberani]

(Allahü teâlâ, ilk önce Kalemi yaratıp, “Kaderi, olanı ve sonsuza kadar olacak olanı yaz” buyurdu.) [Tirmizi, Ebu Davud]

(Her şey ezelde yazıldı. Kalem kurudu.) [Tirmizi] (Yani kader, takdir, son buldu ve yazılacak bir şey kalmadı. İnsanlar bu kaderin dışında bir şey yapamazlar.

(Bütün insanlar toplanıp sana fayda vermek için çalışsalar, ancak Allahü teâlânın senin için takdir ettiğinden fazlasını yapamazlar. Eğer herkes, sana zarar vermeye kalksa, ancak Allahü teâlânın senin hakkında takdir ettiği zarardan fazlasını veremez; çünkü artık kaderi yazan kalem kurudu, yazıları değişmeyecek şekilde kesinleşti.) [Tirmizi]

(Allahü teâlâ buyurdu ki: Ben âlemlerin rabbiyim. Hayrı da, şerri de ben tayin ederim. Hakkında şer yazdığıma yazıklar olsun, hakkında hayır yazdığıma ise müjdeler olsun!) [İ.Neccar]

Son hadis-i şerifte, Allahü teâlâ, (Hakkında şer yazdığıma yazıklar olsun) buyuruyor. Kötülüğü zorla yaptırsaydı, kendi yazdığı hüküm için yazıklar olsun der miydi? Bu söz, (Kendi iradesiyle kötülüğü işleyeceğini ezeli ilmimle bildiğim için, hakkında şer yazdığım kimselere yazıklar olsun) demektir.

Allahü teâlâ, kullarının iyilik mi kötülük işleyeceklerini, Cehennemlik mi, Cennetlik mi olduklarını elbette bilir, bildiğini de yazıyor. Yoksa yazdığı için kul öyle yapmak zorunda kalmıyor. Cebriye, zorla Allah yaptırır der; mutezile ise Allah’ın kaderini inkâr eder.

(Ya Resulallah, yaptığımız ve yapacağımız işler önceden takdir edilip yazıldığına göre, iş yapmanın ne önemi var) diye soranlara Peygamber efendimiz, (Herkes, kendi işine hazırlanır) ve (Herkes önceden takdir edilmiş olan işlere hazırlanır) buyurdu. (Müslim, Tirmizi)

Aynı suali soran, başka birine de, Şems suresini okudu. İlgili kısmın meali şöyle:

(Cenab-ı Hak, hayrı ve şerri [taat ve günahı] ve bu ikisinin hallerini öğretip bunlardan birini tutmak için, ihtiyar [tercih hakkı, irade-i cüziyye] verdi. Nefsini tezkiye eden [kötülüklerden temizleyip faziletlerle dolduran] kurtuldu. Nefsini günahta, cehalette, dalalette bırakan, ziyan etti.) [Şems 7-10]

Görüldüğü gibi, Allahü teâlânın bilmesi, zorla yaptırması demek değildir. Mesela, takvimlere, bir yıl içinde güneşin ne zaman doğup, ne zaman batacağı, hesaplanarak yazılır. Güneş, takvimde bildirilen saatlerde doğup batar. Güneş, takvime öyle yazıldı diye bilinen saatlerde doğup batmaz. Aksine, güneş o saatte doğacağı için, takvime yazılır. İşte, bir kimsenin günah işleyeceğini de Allahü teâlâ elbette bilir. Bu, onun kaderinde yazılıdır. Yazılı olması, o günahı işleyeceği içindir; yoksa kaderinde yazılı olduğu için o günahı işlemez.

Bütün bu âyet-i kerimelere ve çoğu Kütüb-ü sitte’de bulunan hadis-i şeriflere rağmen, kaderi inkâr eden, Resulullah böyle şey söylemez diyebilen mutezile bozuntularının, art niyeti meydandadır.

Hiç yorum yok

Yorumlarınızı ve fikirlerinizi bize gönderiniz. Sorularınız için dinimizislam2@gmail.com adresine mail gönderiniz.
BİZİM SAHİFE sitesi..

Önizleme