Page Nav

HIDE

Twitter

GRID_STYLE

Son yazılar:

latest

Kaza namazı kılmak gerekmez mi?

Sual: İbni Teymiye ve yandaşları, (Vaktinde kılınmayan namazları kaza etmek gerekmez, tevbe etmek yeterli olur) diyorlar. Namazları kaza etm...

Kaza namazı kılmak gerekmez mi?


Sual: İbni Teymiye ve yandaşları, (Vaktinde kılınmayan namazları kaza etmek gerekmez, tevbe etmek yeterli olur) diyorlar. Namazları kaza etmek gerekmez mi?
CEVAP
Evet, İbni Teymiye, (Özürlü ve özürsüz terk edilen namazları kaza etmek gerekmez) diyor. (Mecmu-ul-Fetava 12/106.)

İbni Teymiye’nin sözü dinde senet değildir. Zaten birçok yanlış inancı yüzünden küfre düşmüştür. Vaktinde kılınmayan namazları kaza etmek gerekmez demek dini yıkmak olur. O zaman kimse namaz kılmaz, zekât vermez, hacca gitmez, oruç tutmaz, sonunda da tevbe edince oluyormuş der.

Namazları vaktinde kılmak farz olduğu gibi, vaktinde kılınmayanı kaza etmek de farz olduğu, bütün fıkıh kitaplarında bildirilmiştir. Birkaçı şöyledir:

1- Farz namazı, özürsüz vaktinden sonra kılmak, büyük günahtır. Bu günah, yalnız kaza edince affolmaz. Kaza ettikten sonra, ayrıca tevbe veya haccetmek de gerekir. Kaza edince, yalnız namazı kılmamak günahı affolur. Kaza kılmadan, tevbe edilince, terk günahı affolmadığı gibi, tehir günahı da affolmaz, çünkü tevbenin kabul olması için, günahı terk etmek şarttır. (Dürr-ül-muhtar)

2- Farzlara önem verip, tembellikle yapmayan kimse, mürted olmaz. İmanı gitmez; fakat bir farzı yapmayan Müslüman, iki büyük günaha girer: 1- O farzın vaktini ibadetsiz geçirmek yani farzı geciktirmek günahı. Bunun affolması için tevbe etmek gerekir. 2- Bu farzı yapmamak günahı. Bu büyük günahın affolması için, bu farzı hemen kaza etmek lazımdır. Kazayı geciktirmek de, ayrıca büyük günah olur. (Berika)

3- Özürlü ve özürsüz olarak namazı terk edenin, bunun farzını kaza etmesi şarttır. (Halebî)

4- Vaktinde kılınmayan her namaz, unutarak veya kasten kazaya kalsa da, o namazı kaza etmek farzdır. (Hindiyye)

5- Özürlü veya özürsüz kazaya kalan farz namazları, hemen kaza etmek farzdır. (Mezahib-i Erbaa)

Birkaç hadis-i şerif meali de şöyledir:

(Bir namazı vaktinde kılmayı unutan, hatırlayınca kılsın. Unutulan namazın bundan başka kefareti yoktur.) [Tirmizi, Ebu Davud, Nesai]

(Uyuyarak veya unutarak bir namazı vaktinde kılamayan, hatırlayınca kılsın.) [Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud]

(Farzı unutan, imamla daha sonraki bir namazı kılarken hatırlasa, o namazını imamla kılsın, namazdan sonra, unuttuğunu kaza etsin. Sonra imamla kıldığını da iade etsin.) [Taberani, Hatib]

(Farz namaz borcu olanın, nafile namaz kılması, hamile kadına benzer. Doğumu yaklaşırken, çocuğu düşürür. Artık bu kadına, hamile de, ana da denmez. Kaza borcu olan kimse de, böyle olup, farz namazlarını kaza etmedikçe, Allahü teâlâ, onun nafile namazlarını kabul etmez.) [Fütuh-ul-gayb]

Resulullah, bir gecenin sonunda uyumuştu, güneş doğana kadar uyanamadı. Uyandı ve güneş yükselince kaza etti. (Nesai)





Terk etmek mi, fevt etmek mi?


Sual: Fıkıh kitaplarında, (Terk edilen namazları kaza etmek, nafile kılmaktan daha iyi ise de, beş vakit namazın sünnetlerini ve hadis-i şerifte övülmüş olan duha, tesbih, tehıyyet-ül-mescit, evvabin, teheccüt gibi sünnet namazları kılmak, kaza kılmaktan evladır) dendiğine göre, niye kazası olanın sünnet kılamayacağını söylüyorsunuz?
CEVAP
Kitaplarda, (terk edilen namazlar) demiyor, (fevt edilen namazlar) deniyor. Aşağıya kitapların orijinallerinin fotokopisini koyduk. [1, 2]

Bu ifadeler, beş vakit namazın farzlarını fevt eden, yani elinde olmayarak, özürle kaçırmış olanlar içindir. Böyle, kaçırılmış birkaç vakit farzın kazalarını sünnet yerine kılmamalı, ayrıca kılmalı deniyor. Özürle kaçırılan birkaç vakit farzın kazalarını, sünnetler yerine kılmaya lüzum yoktur. Çünkü namazları özürle kazaya bırakmak günah olmadığı gibi, bunların kazalarını, sünnetleri kılacak kadar geciktirmek de günah olmaz. Fakat namazı özürle kılamamak yani fevt etmek başkadır. Kasten, mazeretsiz, tembellikle kılmamak yani terk etmek başkadır. Birincisi hiç günah değilken, ikincisi büyük günahtır. İkisi arasında dağlar kadar fark vardır. İkisini aynı kefeye koymak çok yanlıştır.

Hanefi fıkıh kitapları, (Faite [fevt edilen, bir özürle kaçırılan] namazların kazası) diyor. (Terk edilmiş namazların kazası) demiyor. Çünkü Müslüman, namazını bilerek terk etmez. Ancak gaflet, uyku ve unutmak gibi özürle fevt eder. Namazı terk eden Müslüman, Şafii ve Maliki’de ceza olarak öldürülür. Hanbelî’de ise mürted olduğu için öldürülür. Hanefi’deyse, hapsedilir, kılıncaya kadar dayak atılır. Bu farz namazın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Farz borcu varken, sünnet veya nafile kılarak farzı geciktirmek de, asla caiz değildir.

Farz namaz hakkında hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Farz namazı kasten terk eden kâfirdir.) [Taberani]

(Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur.) [Beyheki]

(Beş vakit namazı terk eden, Allahın hıfz ve emanından mahrum olur.) [İbni Mace]

(Namaz kılmayanın, terk edenin dini yoktur.) [Bezzar, İbni Nasr]

(Namaz terk edenin, diğer ibadetlerini Allahü teâlâ kabul etmez.) [İsfehani, Ebu Nuaym]

Terk edilen farzın günahı böyleyken, nafilelerle nasıl kıyaslanabilir ki? Dört mezhepte de, kazası olan, sünnet ve nafile kılamaz. Sünnetlerin de nafile olduğu bütün muteber eserlerde bildirilmektedir.

Bir kimse, hadis-i şerifle kılınması çok övülen kuşluk, evvabin, teheccüt gibi namazları ömründe hiç kılmasa, ahirette niye kılmadın diye sorguya çekilmez. Fakat bir farzı yapmazsa, büyük günah işleyeceği için sorguya çekilir. Âlimlerimizin bildirdiği gibi, kılınması şart olan farzı geciktirip, nafile kılmak ahmaklıktır. Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyurdu ki:
Hazret-i Ali’nin rivayet ettiği, (Farz namaz borcu olanın nafile kılması, doğurması yakın olan hamileye benzer. Doğumu yakınken çocuğu düşürür. Artık bu kadına, hamile de, ana da denmez. Bu kimse de böyle olup, farz namazlarını ödemedikçe, Allah, nafile namazlarını kabul etmez) hadis-i şerifi gösteriyor ki, farz borcu varken nafileyle meşgul olmak ahmaklıktır. Kaza borcu olanın nafile kılması, alacaklıya, borçlunun hediye götürmesine benzer ki, elbette kabul olmaz. Mümin, bir tüccara benzer. Farzlar sermayesi, nafilelerse kazancıdır. Sermaye kurtarılmadan kâr olmaz. (Fütuh-ul-gayb m. 48) [3]

Yolculuğa çıkarken iki rekât namaz kılmalıdır! Kazaya kalmış namazı varsa, kaza kılmalı; çünkü kaza borcu varken nafile kılmak, ahmaklıktır. (Bey ve Şir’a risalesi) [4]

Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Farz namaz borcu olanın, nafile namazı kabul olmaz.) [Dürret-ül fahire]

Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer’e yaptığı vasiyette buyurdu ki:
Gece yapılması gereken Allah’ın bir emrini gündüz yapsan ve gündüz yapılmasını emrettiğini de gece yapsan, Allah kabul etmez. Allahü teâlâ, farz olan ibadetleri ödemeden nafile ibadetini kabul etmez. (Kitab-ül Harac)

Kitaplarda terk edilen değil, fevt edilen [fevait] ifadelerinin geçtiği yerlerin orijinalleri aşağıdadır:

(1) Redd-ül-muhtar:


(2) Tahtavi:


(3) Fütuh-ul-gayb:


(4) Bey ve Şir’a risalesi:

Hiç yorum yok

Yorumlarınızı ve fikirlerinizi bize gönderiniz. Sorularınız için dinimizislam2@gmail.com adresine mail gönderiniz.
BİZİM SAHİFE sitesi..

Önizleme