Page Nav

HIDE

Twitter

GRID_STYLE

Son yazılar:

latest

MERHABÂ YÂ ŞEHR-İ RAMAZÂN 14

Gülbahçesinden ... Hadis-i şerifte buyuruldu ki,  (Kim Ramazan orucunu tutar ve Şevval ayında da altı gün tutarsa, bütün sene oruç tutmuş gi...




Gülbahçesinden...
Hadis-i şerifte buyuruldu ki, (Kim Ramazan orucunu tutar ve Şevval ayında da altı gün tutarsa, bütün sene oruç tutmuş gibi olur.) [Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace]

Kâinatın Efendisi Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem"
HİLYE-İ SEADET
Üçüncü bir misâl olarak kısaca söyliyelim ki, hicretin beş veyâ altıncı senesinde, Benî Mustalak kabîlesinden alınan yüzlerce esîr arasında, Cüveyriyye "radıyallahü anhâ", kabîlenin reîsi Hârisin kızı idi. Bunu satın alıp âzâd ederek, kendilerine nikâh edince, Eshâb-ı kirâmın "aleyhimürrıdvân" hepsi, biz, Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" âilesinin, annemizin akrâbasını câriye olarak, hizmetci olarak kullanmakdan hayâ ederiz dedi. Hepsi, esîrlerini âzâd etdi. Bu nikâh, yüzlerce esîrin âzâd olmasına sebeb oldu. Cüveyriyye "radıyallahü anhâ", bu hâli her zemân söyliyerek öğünürdü. Âişe "radıyallahü anhâ", ben Cüveyriyyeden "radıyallahü teâlâ anhâ" dahâ hayrlı, dahâ bereketli bir kadın görmedim, derdi.

Dördüncü misâl, Zeyneb-binti Huzeyme "radıyallahü anhâ"dır.

Aklı, iz'ânı ve insâfı olana, bu üç misâl, hakîkati anlatmağa elbette yetişir. Şunu da söyliyelim ki, her bakımdan, insanların en kuvvetlisi olduğu hâlde, yalnız hayâtda olan dokuz âilesi ile yaşamışdı. O da, birkaç sene idi. O zamânlar, zâten hep harblerle uğraşıyor, evinde kaldığı günler nâdir oluyordu. Papasların yazdığı ve ahlâksızların, kendileri gibi sanarak söyledikleri gibi olsaydı, dahâ gençliğinde, genç kızlarla evlenip, az zamân sonra boşayarak, istediği kadar değişdirebilirdi. Nitekim torunu Hasen "radıyallahü anh" alıp boşamak sûretiyle yüze yakın güzel kız ile evlenmiş ve babası imâm-ı Alî "radıyallahü anh", bir hutbesinde, (Ey müslümânlar! Oğlum Hasene kız vermeyiniz! O, kızları çabuk boşuyor, bırakıyor) buyurduğu, müslümânların da; (Kızlarımız ona fedâ olsun. Onun nikâhı ile şereflenmeleri onlara yetişir. Kızlarımızı ona vereceğiz) dedikleri meşhûrdur. Bedrde, Uhudda, Hendekde, Hayberde, Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" bir işâreti ile üstün düşmana karşı hücûm ederek, Ona canlarını fedâ eden o arslanlar, kızlarını Ona vermezler mi idi? Fakat O, istemedi. Mi'râc gecesi, Cennete girdiği zemân, Cennet hûrîlerine, bir zerre dönüp bakmamışdı. İslâm düşmanlarından Voltairin, Resûlullahın, hazret-i Zeynebi nikâh etmesini tiyatro olarak yazarak, âdî, alçak iftirâlar etdiği ve bu yüzden, düşmanı olan papadan tebrîk mektûbu aldığı, 
(Kâmûs-ül a'lâm)da Zeyneb isminde yazılıdır. (Mevâhib-i ledünniyye) tercemesi, 459. cu sahîfede diyor ki, (Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem", halasının kızı Zeynebi, oğulluğu Zeyde nikâh etdi. Uzun zamân sonra, Zeyd "radıyallahü teâlâ anh" hâtunundan ayrılmak istediğini söyledi. (Niçin) buyurunca, hiçbir kötülüğünü görmedim. Hep iyilik gördüm. Fakat, nesebinin şerefi ile öğünüyor, başıma kakıyor dedi. Bunlara ehemmiyyet verme. Hâtununu bunun için boşama buyurdu ise de, Allahü teâlâ, Resûlünün buna mâni' olmasını men' eyledi. Zeyd de, Zeynebi boşadı. Allahü teâlâ, Resûlüne Zeynebi nikâh eyledi ve onu istemesini emr buyurdu). Dâvüd aleyhisselâmın yüz nikâhlısı ile üçyüz câriyesi vardı. Süleymân aleyhisselâmın üçyüz zevcesi ile yediyüz câriyesi vardı. Voltaire, bu Peygamberleri ağzına almıyor da, Resûlullahın, emr olunarak bir hâtun almasına saldırıyor. -devamı var- (Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye)

Huzur Damlaları...
Harputlu İshak Efendi protestanların; "Oruç tutmak gibi ağır bir yükü, insanlara yüklemek yerine, insanın yalnız bozuk, kötü niyetlerden ve bâtıl düşüncelerden kendini uzaklaştırmasını herkese tavsiye ederiz." sözlerine şöyle cevap vermiştir:
"Allah tarafından gönderilen hak dînin ahkâmını insanlar değiştiremezler. Oruç, yalnız aç ve susuz kalmaktan ibâret değildir. Orucun bâtınî birçok hikmet ve faydaları vardır. İlâhî esaslar üzerine binâ edilmiş olan bir farzı, papazların ve hiçbir kimsenin tahrif etmeye, değiştirmeye selâhiyeti yoktur. Oruç zâhirî ve lüzumsuz amel değildir."

Şah Veliyyullah-ı Dehlevî hazretleri buyurdu ki, (İnsan, şehvetini oruç tutmak sûretiyle kırar. Oruç insanın kötü isteklerini zayıflatır. Rûhun parlaması, şehvetin ve kötü arzuların kırılmasında oruçtan daha tesirli bir çâre yoktur. Kişi oruç tutmak sûretiyle şehvet ve kötü arzularından ne kadar sıyrılabilmişse, oruç o derece günahlarına keffâret olur. Melekler oruç tutan kimseyi severler. Oruç tutan cemiyetlere şeytan tesir etmez. Çünkü o cemiyette oruç tutulduğu için şeytanlar bağlanmışlardır. Onlar için Cennet'in kapıları açık, Cehennem'in kapıları da kapalıdır...) 
[Evliyalar Ansiklopedisi]

Hikmetler...
HASTALIKLARIN BAŞI
Allahü teâlâ, insanı ve bütün varlıkları âciz, muhtaç olarak yaratmıştır. Bedenin çeşitli şeylere ihtiyâcı vardır. Hastalandığı zaman, tedâvi olmaya muhtaçtır. Hastalıkların çeşitli sebepleri mevcuttur. Bunların ekserîsi ise, çok yemekten ileri gelmektedir. Az yiyenin vücûdu sıhhatli olur.

Orucun insan sağlığına tesiri, sayılamayacak kadar çoktur. Bunların içinden en önemlileri olarak karaciğer ve damarlar üzerindeki etkileri olarak bildirilmiştir.

Karaciğer, vücûdun, muazzam kompüterlerle çalışan kimya laboratuvarı gibidir. Karaciğer, bir taraftan sindirim için çok büyük mesele olan yağları sindirir, eritir; diğer taraftan da besinleri depo eder, ihtiyaca göre onları çözer. Ayrıca karaciğer, vücûda giren mikroplara karşı, faydalı zehirler üretir. Kemik iliğinde kan yapan hücreler için, temel maddeler hazırlar...

ORUÇ VE SAĞLIĞIMIZ
Vitamin ve hormonlar ile kandaki iyot dengesinin bütün faaliyetinden karaciğer sorumludur. Bunun için karaciğer hücreleri, yirmi dört saat durmadan çalışmak mecburiyetindedir. Çok yemek ve içmek, karaciğer hücreleri için çok zararlıdır. Aşırı derecede çalışan karaciğer hücreleri, Ramazan-ı şerîfte, oruç tutmak suretiyle dinlenmektedir. Böylece karaciğer, bir sene müddetle daha kuvvetli çalışma imkânı bulmaktadır.

Bugün yapılan tıbbî araştırmalarda, gençliğinden itibâren oruç tutan kimselerin karaciğer bozukluğu ile ilgili rahatsızlık çekmediği tespit edilmiştir. Orucun, karaciğer üzerindeki bu etkisinin yanı sıra damarlar üzerindeki etkisi de insanı hayretler içinde bırakmaktadır. Damarların en büyük düşmanı, kandaki aşırı besin maddeleri ve bilhassa bu maddelerin yakılamayan artıklarıdır. Bu artıklar, ihtiyarlığın, yıpranmanın sebebi olarak gösterilmektedir.

Fıkıh Bilgileri...
ÜÇ TÜRLÜ ORUÇ VARDIR...
İmâm-ı Gazâlî "rahmetullahi aleyh" 
(Kimyâ-i se'âdet) kitâbında, oruc bahsinde buyuruyor ki:
Üç türlü oruc vardır:
Birincisi avâmın, ya'nî ictihâd makamına yükselmiyenlerin orucudur. Zamânımızdaki bütün hocaların, imâmların, hâfızların, müftîlerin, vâizlerin orucları bu birinci derecededir. Bunların orucları, vücûda bir şey girmekle, ya'nî gıda veyâ devâ sokmakla ve cinsî mübâşeretle bozulur. İğne ile ilâc şırınga edince, hanefîde de, şâfi'îde de bozulur. Câhillerin fetvâlarına aldanmamalıdır.
İkinci derece, havâsın ya'nî müctehidlerin orucudur. Bunların orucu, herhangi bir a'zânın günâh işlemesiyle bozulur. Meselâ, gıybet, yalan, söz taşımak, nâmahreme bakmak ile bozulur. Ba'zı âlimler, bunların avâm orucunu da bozacağını bildirmiş ise de, Hanefî mezhebinde, bunlar avâm için yalnız mekrûhdur. İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe "rahmetullahi aleyh" [80 senesinde tevellüd ve 150 de vefât etdi. Bağdâddadır.] bunu  bildiren hadîs-i şerîfi, (Orucun sevâbını bozar) ma'nâsına almışdır. Ya'nî bunlar, orucun sıhhatini değil, kemâlini giderir.
Üçüncü derece de, Ehassülhavâs orucudur ki, bunların orucu, Allahü teâlâdan başka bir şeyin kalbe girmesi ile bozulur... 

Menkıbeler...
ŞEKER HAZÎNESİ
Feridüddîn Genc-i Şeker "rahmetullahi aleyh" hazretlerine Şeker Genc denilmesi ile ilgili şöyle nakledilmektedir: "Ferîdüddîn Mes'ûd devamlı oruç tutuyor ve iftar zamânında orucunu açmak için yiyecek bir şey bulamıyordu. Bir gece açlığı had safhaya ulaşınca, ağzına küçük taş parçaları koydu. Bunlar, bir anda şeker parçaları hâline geldi. Bu haber hocasına ulaşınca; "Ferîd bir şeker hazînesidir" buyurdu.

BİRAZ DAHA AÇ KALMAMIZ İSTENİYOR
Bir gün Nizâmeddîn Evliyâ "rahmetullahi aleyh" hazretleri, akşam namazından sonra, tam orucunu açacağı sırada bir derviş geldi. Nizâmeddîn Evliyâ'nın önünde serili sofra bezi üzerinde birkaç kuru ekmek parçası vardı. Zîrâ, o gün onlardan başka yiyecek olarak bir şey yoktu. Fakat gelen derviş, Nizâmeddîn Evliyâ'nın orucunu açıp, yemeğini yediğini ve şu anda da gördüğü kuru ekmeklerin kaldığını zannetti. Kötü bir şey düşünmeden, bütün bu ekmek parçalarını toplayıp gitti. Nizâmeddîn Evliyâ, sâdece gülümsedi ve kendi kendine: "Hâlâ Allahü teâlâya bağlılığımızda bâzı ciddî kusûrlarımız var. Bu eksiklerin giderilmesi için bizim biraz daha aç kalmamız isteniyor" buyurdu.

İstanbul için İmsak ve İftar vakitleri...
(14 Ramazân 1430 - 3 Eylül 2009 Perşembe)
İmsak: 04.39    İftar: 19.44
Not: İmsak vakti, oruca başlama zamanıdır. Sabah namazı imsaktan 15 dakika sonra kılınabilir. Diğer şehirler ve ülkeler için: www.turktakvim.com  www.namazvakti.com 

Hiç yorum yok

Yorumlarınızı ve fikirlerinizi bize gönderiniz. Sorularınız için dinimizislam2@gmail.com adresine mail gönderiniz.
BİZİM SAHİFE sitesi..

Önizleme