Page Nav

HIDE

Twitter

GRID_STYLE

Son yazılar:

latest

İctihad dinin emridir

Sual: (İctihadla farz veya haram diye bir hüküm çıkarılamayacağı gibi, ictihadlarla hâsıl olan İcma'a da uymak gerekmez) sözü, doğru m...

Sual: (İctihadla farz veya haram diye bir hüküm çıkarılamayacağı gibi, ictihadlarla hâsıl olan İcma'a da uymak gerekmez) sözü, doğru mudur?
CEVAP
Hayır, çok yanlıştır. İctihad da, İcma da dinin emridir. Allahü teâlâ da, Resulü de, âlimleri övmüş, müctehid âlimlere ictihad etmeyi, Müslümanların da onlara uymalarını emretmiştir. Bu emre uyarak müctehid âlimler, Naslarda [âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerde] açıkça bildirilmeyen hususları açıklayarak ictihad etmişlerdir.

Kıyas ve İctihad, Nasların manasını açığa çıkarır, emirleri arttırmaz. (M. Rabbani 1/186)

İctihad, Resulullah'ın bildirmediği şeyleri bulup bildirmek değil, Naslardaki kapalı yerleri anlayıp meydana çıkarmaktır. İctihadla anlaşılan farzlara da önem vermeyen, aklına uyup, müctehidin hükmünü beğenmeyen, kâfir olur. (S. Ebediyye)

Naslarda açıkça bildirilmediği halde, mezhep imamlarının helal, haram, farz, vacib olarak bildirdikleri hükümler vardır. Naslardan işaret bulmadıkça, bunları bildirmezler. (F. Bilgiler)
Kitab, Sünnet ve İcma ile açıkça bildirilen farzlara inanmayan kâfir olur. (Halebi-i kebir)

Eshab-ı kiramın söz birliğine İcma denir. Bir şeyi, Eshab-ı kiram, sözbirliğiyle bildirmediyse, Tâbiînin sözbirliği bu şey için İcma olur. Tâbiîn de bu şeyi sözbirliğiyle bildirmediyse, Tebe-i Tâbiînin sözbirliğiyle bildirmeleri İcma olur. (S. Ebediyye)

Bunlar gibi, dört mezhebin sözbirliğiyle bildirmesi de İcma olur. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

Bir hüküm üzerinde, dört mezhebin ictihadları arasında hâsıl olan İcma'a, inanmayan da kâfir olur. (Mek. Rabbani 2/36)
Dört mezhebin İcma ile bildirdiği ve her memlekete yayılmış olan bir hükmü kabul etmeyen kâfir olur. (İbni Abidin)

Görüldüğü gibi, ictihadla anlaşılan farzlara da, haramlara da uymak gerektiği, hatta sözbirliğiyle bildirilen ictihadı yani İcma'ı inkâr edenin kâfir olacağı, bu vesikalarda açıkça bildirilmiştir.

Edepsiz şair
Sual: Bir şair, Müslümanların tevekkülü, çalışmadan yan gelip yatmak olarak anladıklarını iddia ederek, aşağıdaki ifadeleri kullanıyor:
(Çalışmayı bırak, öyle ya Mevla ücretle tutulmuş işçindir senin. Sen kahveye git. Bütün işleri Rabbin görür, çünkü vazifesidir onun. Daralınca başın, "Hızır'ı gönder" dersin. Evdeki hastana da Mevla bakacak. Demek Allah senin her şeyin, yanaşman ırgadın o. Aile doktorun eczacın o. Böyle tevekkül olmaz. Huda'yı kul yaptın, kendin Huda oldun.)
Hangi Müslüman böyle tevekkül eder ki? Diyelim ki, böyle tevekkül eden Müslümanlar da var. Böyle Müslümanları kötüleyeceğim diye, Allahü teâlâ için böyle çirkin benzetmeler yapılır mı? Bunlar dinimize uygun mu?
CEVAP
Hâşâ hiçbir Müslüman Huda'yı kul yapmaz, kendisi de Huda olmaz. (Kâfirleri yakacağın yerde, tuttun Müslümanları yaktın) diyerek Allahü teâlâyı suçlayan birisinin böyle sözleri yadırganmamalı, çünkü o, mason Abduh'un talebesidir. Onun gibi reform isteyen biridir. Bunlardan, yanlış değil, Ehl-i sünnete uygun bir söz görülürse, o zaman şaşmak gerekir.

Tecavüze uğrayan hayvan
Sual: Tecavüze uğrayan mısmıl hayvanın eti yenir mi?
CEVAP
Böyle işi sadist denilen ruh hastaları yapar. Çok çirkin ve büyük günahtır. Tecavüze uğrayan hayvan, kesilip yakılır. Yakmayıp etini yemek de caizdir. (F. Hindiyye, Dürr-ül-muhtar, S. Ebediyye)

Hiç yorum yok

Yorumlarınızı ve fikirlerinizi bize gönderiniz. Sorularınız için dinimizislam2@gmail.com adresine mail gönderiniz.
BİZİM SAHİFE sitesi..

Önizleme