Page Nav

HIDE

Twitter

GRID_STYLE

Son yazılar:

latest

İslâmiyete uygun iş yapmak

Sual: Müslümanın yaptığı işin haram veya helal olduğunu bilmemesi özür olur mu, günah veya küfürden kurtulur mu? Cevap: Müslüman olduğun...

Sual: Müslümanın yaptığı işin haram veya helal olduğunu bilmemesi özür olur mu, günah veya küfürden kurtulur mu?

Cevap: Müslüman olduğunu söyleyen bir kimsenin, yapacağı her işin, İslâmiyete uygun olup olmadığını bilmesi lazımdır. Bilmiyorsa, bir Ehl-i sünnet âliminden sorarak veya bu âlimlerin kitaplarından okuyarak öğrenmesi lazımdır. İş, İslâmiyete uygun değil ise, günah veya küfürden kurtulamaz. Her gün hakiki tevbe etmesi lâzımdır. Tevbe edilen günah ve küfür, muhakkak af olur. Tevbe etmezse, dünyada ve Cehennemde, azabını, yani cezasını çeker.

(Ben Müslümanım) diyen kimsenin, imanın ve İslâmın şartlarını ve dört mezhebin icmaı, yani söz birliği ile bildirdiği farzları ve haramları öğrenmesi ve ehemmiyet vermesi lazımdır. Bilmemesi özür değildir. Yani, bilip de inanmamak gibidir. (Kadınların yüzlerinden ve ellerinden başka yerleri, dört mezhepte de avrettir.) İcma ile olmayan, yani diğer üç mezhepten birine göre avret olmayan bir yerini, ehemmiyet vermeyerek açan kafir olmaz ise de, kendi mezhebine göre, büyük günah olur. Erkeklerin diz ile kasık arasını, yani uyluğunu açmaları böyledir. Bilmediğini öğrenmesi farzdır. Öğrenince hemen tevbe etmeli ve örtmelidir. (İslâm Ahlâkı s. 320)

***

Sual: Mazlum ve garip olarak ölenler, şehit hükmünde midir? Bazı kafirler için şehit diyenler var. Müslüman olmayanlar şehit olur mu?

Cevap: Bunların ölümleri birdir. Birini diyelim, diğeri dahi ona benzer.

Garip dahi, iki türlüdür: Biri, uzak iklimde kalıp yanında akrabası ve aşinası bulunmaya. Biri dahi, mekânında fakir ola. Kimse, tenezzül edip, onun yanına varmaz ola. Böyle müminler dahi, gariptir ve ölürse şehittir. Birisi, altmış yaşını geçe ve beş vakit namazını terk etmeye. Bu dahi şehittir. [Haram işlemesi ölümüne sebep olan, mesela, içki içerek zehirlenen, şehit olmaz. Fakat, haram işlerken başka sebep ile ölürse, mesela, bina çökerek ölürse, şehit olur. Kadınların, kızların yüzlerinden ve avuç içlerinden başka her yerleri avret mahallidir. Örtünmeleri farzdır. Ehemmiyet vermeyen kâfir olur. Başı, saçı, kolu, bacağı açık olarak sokağa çıkmayan kadınlar, kızlar da şehittir. Allahü teâlânın emirlerine ve yasaklarına (Ahkâm-ı islâmiyye) denir. Ahkâm-ı islâmiyyeyi öğrenen ve çocuklarına öğreten ana, baba da şehittir.] İmanı ve namazı olmazsa, şehit olmazlar. Ve kâfir elinde esir olduğu hâlde ölen Müslüman dahi şehittir. Zulüm, işkence yapılarak öldürülen kâfir şehit olmaz. Kâfir olarak ölen, asla Cennete girmez. Bir şehit dahi budur ki, yüzünü dergâh-ı izzete tutup, (Ey benim mabudum! Ne ki, ömrüm olsa, bir şeye ümit bağlamadım, illa hazretine. Ve dahi, kimseye boyun eğmedim. Dünya mekrine, din düşmanlarına aldanmadım. Ya Rabbi! Şimdiki hâlde, senden ümidim budur ki, cemi ümmet-i Muhammedi "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" af ve mağfiret edesin) diye dua ve niyaz ede. Bu dahi şehittir. (İslâm Ahlâkı s. 347)

***

Sual: İmam-ı Gazali hazretleri gibi alimlerin kitabında uydurma hadîs var diyenlere nasıl bir cevap vermelidir?

Cevap: Beydâvî, imâm-ı Gazâlî, Celâleddîn-i Süyûtî, Sadreddîn-i Konevî ve Senâüllahı pâni-pütî hazretleri gibi büyük alimleri sahih hadîsle, uydurma hadîsi birbirinden ayıramayacak kadar bilgisiz sanmak, yahut, uydurma hadîsleri, bile bile, sahih hadîs olarak yazacak kadar dinsiz veya dinini kayırmaz ve vicdanı sızlamaz sanmak, çok büyük saygısızlık, vicdansızlık ve insafsızlıktır. İslâm alimlerinin hadîs-i şerifler üzerinde nasıl bir titizlikle çalıştıkları, kitaplarda uzun uzun bildirilmiştir. O yazıları okuyan akıllı ve insaflı bir kimse imâm-ı Gazâlî hazretleri gibi büyük bir alimin kitaplarında uydurma hadîs vardır diyecek kadar küstahlaşan bir dinde reformcuya hiç inanır mı? O yüce alimler, hadîs-i şerifleri anlayamamışlar da, ibni Teymiyye ve onun yolundakiler anlayabilmiş demek, Ehl-i sünnet alimlerine düşman olanlardan başkasının söyleyebileceği bir şey değildir. İslâm alimlerinin büyüklüğünü anlayamayanlar, o yüce imamları da, kendileri gibi kısa akılları, bozuk düşünceleri ile yazmış sanıyorlar.

"Gazâlînin muhakemesi, sosyal fikirlerin zararlı tesirleri altında kalmış" diyecek kadar aşağı kelimeler kullanıyorlar. Onların her yazılarının, âyet-i kerimelerin ve hadîs-i şeriflerin izahı, açıklaması olduğunu kavrayamıyorlar. İmâm-ı Rabbânî hazretlerini öven bir kimse, bu sözünde samimi ise ve o yüce imâmın yazılarını beğeniyorsa, bu yazılara uyması ve onun çok övdüğü Ehl-i sünnet alimlerini beğenmesi, onlara karşı saygısızlık yapmaması lazımdır. Alimin kıymetini, ancak alim anlar. Ehl-i sünnet alimlerinin kıymetini anlamamak, onları lekelemeye kalkışmak, Fırka-i nâciyyeden ayrılmak olur. Ehl-i sünnetten ayrılanın ya dalalet sahibi sapık veya kafir olacağı, El-besâir li-münkirit-tevessül kitabında uzun yazılıdır. Celâleyn tefsiri haşiyesinde deniyor ki:

"Dört mezhepten başkasını taklit etmek caiz değildir. Dört mezhepten birine uymayan kimse, dalalettedir. Başkalarını da dalalete sürüklemektedir. Bunların bazıları da kafir olmaktadır. Çünkü, küfre sebep olan yollardan biri, âyet-i kerimelerden ve hadîs-i şeriflerden ahkam, hüküm çıkarmaya kalkışmaktır."

Hiç yorum yok

Yorumlarınızı ve fikirlerinizi bize gönderiniz. Sorularınız için dinimizislam2@gmail.com adresine mail gönderiniz.
BİZİM SAHİFE sitesi..

Önizleme