Sual: "İnsana dünyada ve ahirette zarar veren her şey, kötü ahlaktan meydana gelmektedir" buyrulmaktadır. Kötü huydan kurtulmak iç...
Sual: "İnsana dünyada ve ahirette zarar veren her şey, kötü ahlaktan meydana gelmektedir" buyrulmaktadır. Kötü huydan kurtulmak için ne yapmalıdır?
Cevap: İnsana dünyada ve ahirette zarar veren her şey, kötü ahlaktan meydana gelmektedir. Yani, zararların, kötülüklerin başı, kötü huylu olmaktır. Haramlardan [kötülüklerden] sakınmağa (Takva) denir. Takva, ibadetlerin en kıymetlisidir. Çünkü, bir şeyi tezyin etmek, süslemek için, önce pislikleri, kötülükleri yok etmek lâzımdır. Bunun için, günahlardan temizlenmedikçe, taatların, ibadetlerin faydası olmaz. Hiçbirine sevab verilmez. Kötülüklerin en kötüsü, (küfür)dür. Kâfirin [Allaha düşman olanın] hiçbir iyiliği, hayratı, hasenatı, ahirette faydalı olmaz. [Zulüm ile öldürülen kâfir, şehit olmaz. Cennete girmez.] İmanı olmayanın hiçbir iyiliğine sevab verilmez. Bütün iyiliklerin temeli takvadır. Her şeyden önce, takva sâhibi olmağa çalışmak lâzımdır. Herkese, takva sâhibi olmalarını emir ve nasihat etmelidir. Dünyada rahata, huzura kavuşmak, sevişmek, kardeşçe yaşayabilmek, ahirette de, sonsuz azaptan halâs olarak, ebedî nimetlere, saadetlere kavuşmak, ancak takva ile nasip olur.
Kötü huylar, kalbi hasta eder. Bu hastalığın artması, kalbin ölümüne [yani küfre] sebep olur. Kötü huyların en kötüsü olan şirk, yani küfür ise, kalbin en büyük zehridir. İmanı olmayanın, (Kalbim temizdir. Sen kalbe bak) gibi sözleri, boş lâflardır. Ölmüş olan kalp temiz olmaz. (İslâm Ahlâkı s. 11)
***
Sual: Huy değişir mi? İnsanın huyunu bırakıp, başka huylu olması mümkün müdür?
Cevap: Bu mesele üzerinde muhtelif sözler, birbirine muhalif fikirler varsa da, hepsi üç merkezde toplanabilir:
1 -İnsanın ahlâkı hiç değişmez. Çünkü huy, insan gücünün değiştiremeyeceği bir varlıktır.
2 -Huy iki türlüdür: Birisi insanla birlikte yaratılmıştır. Bu huy değiştirilemez. İkincisi, sonradan hâsıl olan alışkanlıktır. Buna, âdet denilir. Bu huy değişebilir.
3 -Ahlâkın hepsi sonradan elde edilir ve değiştirilebilir. Haricî tesirlerle değişebilirler.
İslâm âlimlerinin çoğu bu üçüncü fikir üzerinde birleşmektedir. Peygamberlerin "aleyhimüsselâm" dinleri, bu sözün doğruluğuna dayanmaktadır. Tasavvuf büyüklerinin, din âlimlerinin, talebesine terbiye için koydukları usuller, bu sözün ışığı altında işlemektedir. Âlimlerin çoğuna göre, herkesin ahlâkı değişebilir. Hiçbir kimsenin huyu, yaratılıştaki gibi kalmaz. Sonradan değişebilir. Ahlâk değişmeseydi, Peygamberlerin "aleyhimüsselâm" getirdikleri dinler faydasız, lüzumsuz olurdu. Âlimlerin sözbirliği ile koymuş oldukları terbiye ve ceza üslüleri abes olurdu. (İslâm Ahlâkı s. 126)
***
Sual: Kalp hastalıklarının en kötüleri nelerdir? Tevbe etmeden ölen müminin ahirette durumu ne olur?
Cevap: Kalp hastalıklarının şirkten sonra en kötüsü, (Bidat)lere inanmak ve bid'at işlemektir. Bidatlerden sonra, günahlardan sakınmamak gelir. Küçük olsun, büyük olsun, şirkten yani küfürden başka günah işleyip, tevbe etmeden ölen bir mümin, şefaat olunmakla, yahut hiçbir sebep olmadan, yalnız Allahü teâlânın merhamet etmesi ile, af olunabilir. Küçük günah, af edilmezse, Cehennemde azap çekilecektir. Kul hakkı da bulunan günahların affı güçtür ve azapları daha şiddetli olacaktır. Zevcesinin mehrini vermemek ve insanların hak dini öğrenmelerine mâni olmak, kul haklarının en büyüğüdür. Hadîs-i şeriflerde buyuruldu ki, (Bir zaman gelir ki, insan kazancının helalden mi, haramdan mı olduğunu düşünmez) ve (Bir zaman gelir ki, İslâmiyete yapışmak, elinde ateş tutmak gibi güç olur.) Bunun için, haramların hepsinden ve tahrimi mekruhlardan sakınmak takva olur. Farzları ve vacibleri terk etmek haramdır. Müekked sünnetleri özürsüz terk etmek tahrimen mekruh olur denildi. İtikatta ve ahlakta ve amelde emir olunanları terk edene, kıyamette azab yapılacaktır. Azaba sebep olan şeyleri terk etmek lâzımdır. Meselâ namaz kılmamak ve kadınların, kızların açık gezmeleri büyük günahlardandır. Bir günahı terk etmek, meselâ beş vakit namazı her gün kılmak çok lâzımdır. (İslâm Ahlâkı s. 12)
Cevap: İnsana dünyada ve ahirette zarar veren her şey, kötü ahlaktan meydana gelmektedir. Yani, zararların, kötülüklerin başı, kötü huylu olmaktır. Haramlardan [kötülüklerden] sakınmağa (Takva) denir. Takva, ibadetlerin en kıymetlisidir. Çünkü, bir şeyi tezyin etmek, süslemek için, önce pislikleri, kötülükleri yok etmek lâzımdır. Bunun için, günahlardan temizlenmedikçe, taatların, ibadetlerin faydası olmaz. Hiçbirine sevab verilmez. Kötülüklerin en kötüsü, (küfür)dür. Kâfirin [Allaha düşman olanın] hiçbir iyiliği, hayratı, hasenatı, ahirette faydalı olmaz. [Zulüm ile öldürülen kâfir, şehit olmaz. Cennete girmez.] İmanı olmayanın hiçbir iyiliğine sevab verilmez. Bütün iyiliklerin temeli takvadır. Her şeyden önce, takva sâhibi olmağa çalışmak lâzımdır. Herkese, takva sâhibi olmalarını emir ve nasihat etmelidir. Dünyada rahata, huzura kavuşmak, sevişmek, kardeşçe yaşayabilmek, ahirette de, sonsuz azaptan halâs olarak, ebedî nimetlere, saadetlere kavuşmak, ancak takva ile nasip olur.
Kötü huylar, kalbi hasta eder. Bu hastalığın artması, kalbin ölümüne [yani küfre] sebep olur. Kötü huyların en kötüsü olan şirk, yani küfür ise, kalbin en büyük zehridir. İmanı olmayanın, (Kalbim temizdir. Sen kalbe bak) gibi sözleri, boş lâflardır. Ölmüş olan kalp temiz olmaz. (İslâm Ahlâkı s. 11)
***
Sual: Huy değişir mi? İnsanın huyunu bırakıp, başka huylu olması mümkün müdür?
Cevap: Bu mesele üzerinde muhtelif sözler, birbirine muhalif fikirler varsa da, hepsi üç merkezde toplanabilir:
1 -İnsanın ahlâkı hiç değişmez. Çünkü huy, insan gücünün değiştiremeyeceği bir varlıktır.
2 -Huy iki türlüdür: Birisi insanla birlikte yaratılmıştır. Bu huy değiştirilemez. İkincisi, sonradan hâsıl olan alışkanlıktır. Buna, âdet denilir. Bu huy değişebilir.
3 -Ahlâkın hepsi sonradan elde edilir ve değiştirilebilir. Haricî tesirlerle değişebilirler.
İslâm âlimlerinin çoğu bu üçüncü fikir üzerinde birleşmektedir. Peygamberlerin "aleyhimüsselâm" dinleri, bu sözün doğruluğuna dayanmaktadır. Tasavvuf büyüklerinin, din âlimlerinin, talebesine terbiye için koydukları usuller, bu sözün ışığı altında işlemektedir. Âlimlerin çoğuna göre, herkesin ahlâkı değişebilir. Hiçbir kimsenin huyu, yaratılıştaki gibi kalmaz. Sonradan değişebilir. Ahlâk değişmeseydi, Peygamberlerin "aleyhimüsselâm" getirdikleri dinler faydasız, lüzumsuz olurdu. Âlimlerin sözbirliği ile koymuş oldukları terbiye ve ceza üslüleri abes olurdu. (İslâm Ahlâkı s. 126)
***
Sual: Kalp hastalıklarının en kötüleri nelerdir? Tevbe etmeden ölen müminin ahirette durumu ne olur?
Cevap: Kalp hastalıklarının şirkten sonra en kötüsü, (Bidat)lere inanmak ve bid'at işlemektir. Bidatlerden sonra, günahlardan sakınmamak gelir. Küçük olsun, büyük olsun, şirkten yani küfürden başka günah işleyip, tevbe etmeden ölen bir mümin, şefaat olunmakla, yahut hiçbir sebep olmadan, yalnız Allahü teâlânın merhamet etmesi ile, af olunabilir. Küçük günah, af edilmezse, Cehennemde azap çekilecektir. Kul hakkı da bulunan günahların affı güçtür ve azapları daha şiddetli olacaktır. Zevcesinin mehrini vermemek ve insanların hak dini öğrenmelerine mâni olmak, kul haklarının en büyüğüdür. Hadîs-i şeriflerde buyuruldu ki, (Bir zaman gelir ki, insan kazancının helalden mi, haramdan mı olduğunu düşünmez) ve (Bir zaman gelir ki, İslâmiyete yapışmak, elinde ateş tutmak gibi güç olur.) Bunun için, haramların hepsinden ve tahrimi mekruhlardan sakınmak takva olur. Farzları ve vacibleri terk etmek haramdır. Müekked sünnetleri özürsüz terk etmek tahrimen mekruh olur denildi. İtikatta ve ahlakta ve amelde emir olunanları terk edene, kıyamette azab yapılacaktır. Azaba sebep olan şeyleri terk etmek lâzımdır. Meselâ namaz kılmamak ve kadınların, kızların açık gezmeleri büyük günahlardandır. Bir günahı terk etmek, meselâ beş vakit namazı her gün kılmak çok lâzımdır. (İslâm Ahlâkı s. 12)
Hiç yorum yok
Yorumlarınızı ve fikirlerinizi bize gönderiniz. Sorularınız için dinimizislam2@gmail.com adresine mail gönderiniz.
BİZİM SAHİFE sitesi..