Sual: Allahü teâlâ, yarattığı kullarına iman vermeye mecbur mudur? Cevap: Allahü teâlâ, insanları Müslüman yapmaya mecbur değildir. Onun ...
Sual: Allahü teâlâ, yarattığı kullarına iman vermeye mecbur mudur?
Cevap: Allahü teâlâ, insanları Müslüman yapmaya mecbur değildir. Onun merhameti sonsuz olduğu gibi, azabı da, adaleti de sonsuzdur. Dilediği kuluna sebepsiz olarak ve o istemeden, iman ihsan eder, verir. Kendi akl-ı selimine uyarak, ahlakı ve işleri iyi olanlara da, doğru olan, makbul olan imanı vereceği, Kur'ân-ı kerimde bildirilmiştir. Nitekim İsrâ sûresinin 15. âyetinde mealen;
(Kim doğru yola girerse, kendi lehine girer. Kim, kendi aklına uyarsa, sapıtırsa, kendi zararına sapıtır. Kimse kimsenin günahını çekmez. Biz Peygamber göndermedikçe azap etmeyiz) buyurulmuştur.
Allahü teâlâ, sonsuz merhametinden dolayı, Peygamberler göndererek, var ve bir olduğunu ve inanılması lazım olan şeyleri, kullarına bildirdi. İman, Peygamberin bildirdiklerini tasdik etmek demektir.
Peygamberi inkâr eden, kâfir olur. Kâfirler, Cehennemde sonsuz kalacaktır. Peygamberi işitmeyen kimse, Allahü teâlânın var ve bir olduğunu düşünüp, yalnız buna iman eder ve Peygamberi işitmeden ölürse, bu da Cennete girecektir. Bunu düşünmeyip, iman etmezse, Cennete girmeyecek, Peygamberi inkâr etmediği için, Cehenneme de girmeyecektir. Kıyamet günü, hesaptan sonra, tekrar yok edilecektir.
Cehennemde sonsuz kalmak, Peygamberi işitip de, inkâr etmenin cezasıdır. Aklı olan kimse, Peygamberi inkâr etmez, iman eder. Aklına uymayıp, nefsine, şehvetlerine uyar, başkasına aldanırsa, inkâr eder. Ananeye, modaya uymak hastalığı, nefislerimizin tuzaklarından biridir. Çok kimse, kendi nefislerinin bu tuzaklarına düşerek, büyük saadetlerden, kazançlardan mahrum kalmışlardır. Bunun içindir ki, bir hadis-i kudside, Allahü teâlâ;
(Nefislerinizi, kendinize düşman biliniz! Çünkü, nefisleriniz, bana düşmandırlar!) buyurdu.
Hıristiyan doğmuş, Hristiyan terbiyesi almış daha doğrusu, beyni yıkanarak aşırı aldatılmış bir kimse, kolay kolay bu tesirden kurtulamaz. Sonra, arkadaşlarının kendisini, eğer dinini değiştirecek olursa, hor görmesi, ailesinin kendisinden uzaklaşması bahis konusu olabilir. Fakat, bütün bunlar, birer sebep olmakla beraber, en büyük noksanlardan birinin de, son zamanlarda Müslümanların kendi temiz dinlerini bilmemeleridir.
***
Sual: Cennetle müjdelenmiş ve Peygamber efendimizin halifeleri olan dört büyük zatı sevmeyen, buğzedenler oluyor. Bunların bu durumu imanlarını etkiler mi, ahiretteki durumları nice olur?
Cevap: Bu konuda Menâkıb-ı Çihâr Yâr-i Güzîn kitabında deniyor ki:
"Rükneddîn Ahmed bin Cürcânî hazretleri, Abdullah bin Ömer hazretlerinden rivayet etmiştir. Resulullah efendimiz buyurdular ki:
(Zaman ve mekândan mukaddes, kemiyyet ve keyfiyetten münezzeh olan Allahü teâlâ, Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali'nin sevgisini sizin üzerinize farz etmiştir. Nasıl ki, namazı ve zekâtı, orucu ve haccı farz etmiştir. Nasıl ki, vücutlarınız , namazın, zekâtın ve orucun, haccın şerefi ile şereflenir ise, kalpleriniz de, Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali hazretlerinin muhabbetleri ile süslenir, şerefli olur. Agâh, uyanık olunuz. Her kim benim ümmetimden, bedeni ile namaz kılar, eliyle zekât verir, ağzı ile oruç tutar ve ayağı ile hacca gider, Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali'yi kalbi ile dost edinir, o kimse, Allahü teâlâ huzurunda, Cebrâîl ve Mikâîl aleyhimesselâm gibidir. Her kim namaz kılar, zekât verir, oruç tutar, hacceder ve lakin, gönlü ile Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali'yi radıyallahü teâlâ anhüm sevmezse, o kimse, Allahü teâlâ dergâhında iblis gibidir ve iblisten kötü ve melundur.) Allahü teâlâ muhafaza etsin.
Eğer bir kimse, cehalet ve tembellikten dolayı ömrü boyunca az ibadet işlemiş ve şartlarını yerine getirememiş olsa, kalbiyle bu dört serveri sevse, sonunda Cennete gider. Eğer bir kimse Nuh ve Lokman hazretlerinin ömrü kadar yaşayıp, her saatinde bir çeşit hizmet ve taat işlese, kalbinde bu Çihâr yâr-i güzîne, bir zerre buğz olsa, Cehenneme gider. Sonunda, bin sene taat ve ibadet, bir zerre sevilenlere buğz ile faydasız hâle gelip, Cehennemlik olur.
Bin sene boyunca hata ve masiyet, günah işlese, bir zerre Çihâr yâre sevgi ile Cennetlik olur. Tabiatıyla, ehl-i sünnet itikadında olanların günahından iman ve tevhid, saadet kokusu gelir. Bidat fırkasında olanların taat ve ibadetinden küfür, ilhâd ve şekâvet kokusu gelir. Hazret-i Ebû Bekir namaza, hazret-i Ömer zekâta, hazret-i Osman oruca, hazret-i Ali ise hacca benzer. Senin de böyle bilmen lazımdır. Neticesinde iyilik bulursun."
Cevap: Allahü teâlâ, insanları Müslüman yapmaya mecbur değildir. Onun merhameti sonsuz olduğu gibi, azabı da, adaleti de sonsuzdur. Dilediği kuluna sebepsiz olarak ve o istemeden, iman ihsan eder, verir. Kendi akl-ı selimine uyarak, ahlakı ve işleri iyi olanlara da, doğru olan, makbul olan imanı vereceği, Kur'ân-ı kerimde bildirilmiştir. Nitekim İsrâ sûresinin 15. âyetinde mealen;
(Kim doğru yola girerse, kendi lehine girer. Kim, kendi aklına uyarsa, sapıtırsa, kendi zararına sapıtır. Kimse kimsenin günahını çekmez. Biz Peygamber göndermedikçe azap etmeyiz) buyurulmuştur.
Allahü teâlâ, sonsuz merhametinden dolayı, Peygamberler göndererek, var ve bir olduğunu ve inanılması lazım olan şeyleri, kullarına bildirdi. İman, Peygamberin bildirdiklerini tasdik etmek demektir.
Peygamberi inkâr eden, kâfir olur. Kâfirler, Cehennemde sonsuz kalacaktır. Peygamberi işitmeyen kimse, Allahü teâlânın var ve bir olduğunu düşünüp, yalnız buna iman eder ve Peygamberi işitmeden ölürse, bu da Cennete girecektir. Bunu düşünmeyip, iman etmezse, Cennete girmeyecek, Peygamberi inkâr etmediği için, Cehenneme de girmeyecektir. Kıyamet günü, hesaptan sonra, tekrar yok edilecektir.
Cehennemde sonsuz kalmak, Peygamberi işitip de, inkâr etmenin cezasıdır. Aklı olan kimse, Peygamberi inkâr etmez, iman eder. Aklına uymayıp, nefsine, şehvetlerine uyar, başkasına aldanırsa, inkâr eder. Ananeye, modaya uymak hastalığı, nefislerimizin tuzaklarından biridir. Çok kimse, kendi nefislerinin bu tuzaklarına düşerek, büyük saadetlerden, kazançlardan mahrum kalmışlardır. Bunun içindir ki, bir hadis-i kudside, Allahü teâlâ;
(Nefislerinizi, kendinize düşman biliniz! Çünkü, nefisleriniz, bana düşmandırlar!) buyurdu.
Hıristiyan doğmuş, Hristiyan terbiyesi almış daha doğrusu, beyni yıkanarak aşırı aldatılmış bir kimse, kolay kolay bu tesirden kurtulamaz. Sonra, arkadaşlarının kendisini, eğer dinini değiştirecek olursa, hor görmesi, ailesinin kendisinden uzaklaşması bahis konusu olabilir. Fakat, bütün bunlar, birer sebep olmakla beraber, en büyük noksanlardan birinin de, son zamanlarda Müslümanların kendi temiz dinlerini bilmemeleridir.
***
Sual: Cennetle müjdelenmiş ve Peygamber efendimizin halifeleri olan dört büyük zatı sevmeyen, buğzedenler oluyor. Bunların bu durumu imanlarını etkiler mi, ahiretteki durumları nice olur?
Cevap: Bu konuda Menâkıb-ı Çihâr Yâr-i Güzîn kitabında deniyor ki:
"Rükneddîn Ahmed bin Cürcânî hazretleri, Abdullah bin Ömer hazretlerinden rivayet etmiştir. Resulullah efendimiz buyurdular ki:
(Zaman ve mekândan mukaddes, kemiyyet ve keyfiyetten münezzeh olan Allahü teâlâ, Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali'nin sevgisini sizin üzerinize farz etmiştir. Nasıl ki, namazı ve zekâtı, orucu ve haccı farz etmiştir. Nasıl ki, vücutlarınız , namazın, zekâtın ve orucun, haccın şerefi ile şereflenir ise, kalpleriniz de, Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali hazretlerinin muhabbetleri ile süslenir, şerefli olur. Agâh, uyanık olunuz. Her kim benim ümmetimden, bedeni ile namaz kılar, eliyle zekât verir, ağzı ile oruç tutar ve ayağı ile hacca gider, Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali'yi kalbi ile dost edinir, o kimse, Allahü teâlâ huzurunda, Cebrâîl ve Mikâîl aleyhimesselâm gibidir. Her kim namaz kılar, zekât verir, oruç tutar, hacceder ve lakin, gönlü ile Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali'yi radıyallahü teâlâ anhüm sevmezse, o kimse, Allahü teâlâ dergâhında iblis gibidir ve iblisten kötü ve melundur.) Allahü teâlâ muhafaza etsin.
Eğer bir kimse, cehalet ve tembellikten dolayı ömrü boyunca az ibadet işlemiş ve şartlarını yerine getirememiş olsa, kalbiyle bu dört serveri sevse, sonunda Cennete gider. Eğer bir kimse Nuh ve Lokman hazretlerinin ömrü kadar yaşayıp, her saatinde bir çeşit hizmet ve taat işlese, kalbinde bu Çihâr yâr-i güzîne, bir zerre buğz olsa, Cehenneme gider. Sonunda, bin sene taat ve ibadet, bir zerre sevilenlere buğz ile faydasız hâle gelip, Cehennemlik olur.
Bin sene boyunca hata ve masiyet, günah işlese, bir zerre Çihâr yâre sevgi ile Cennetlik olur. Tabiatıyla, ehl-i sünnet itikadında olanların günahından iman ve tevhid, saadet kokusu gelir. Bidat fırkasında olanların taat ve ibadetinden küfür, ilhâd ve şekâvet kokusu gelir. Hazret-i Ebû Bekir namaza, hazret-i Ömer zekâta, hazret-i Osman oruca, hazret-i Ali ise hacca benzer. Senin de böyle bilmen lazımdır. Neticesinde iyilik bulursun."
Hiç yorum yok
Yorumlarınızı ve fikirlerinizi bize gönderiniz. Sorularınız için dinimizislam2@gmail.com adresine mail gönderiniz.
BİZİM SAHİFE sitesi..