Page Nav

HIDE

Twitter

GRID_STYLE

Son yazılar:

latest

Namazda ayakta duramayan kimse

Sual: Namazda ayakta duramayacak derecede hasta veya ayakta durmasına mani olan başka bir özrü bulunan kimse, namazlarını nasıl kılar? ...

Sual: Namazda ayakta duramayacak derecede hasta veya ayakta durmasına mani olan başka bir özrü bulunan kimse, namazlarını nasıl kılar?

Cevap: Namazda bir uzvundaki rahatsızlıktan dolayı uygun oturamayan kimse, istediği gibi oturur. Oturabilmek için, ayaklarını kıbleye karşı uzatabilir. Bir yerini yastığa veya başka bir şeye dayar. Yahut, bir kimse tutarak düşmesine mani olur. Yüksek bir şeyin üstüne oturup ima ile kılması caiz değildir.

Sandalyede oturarak kılanın namazı kabul olmaz. Çünkü, sandalyede oturmak için zaruret yoktur. Sandalyede oturabilen kimse, yerde de oturabilir ve yerde oturup kılması lazımdır. Namazdan sonra, yerden ayağa kalkamayan, sandalyeden ise kolay kalkan hastayı yerden bir kimse kaldırır. Yahut, kıbleye karşı uzatılmış sedir üzerinde, ayaklarını sarkıtmadan oturarak kılar. Namazdan sonra, ayaklarını sedirin bir yanına sarkıtıp, sandalyeden kalkar gibi kalkar. Bir şeye dayanarak veya bir kimsenin tutması ile de, yerde oturamayan hasta, sırt üstü yatarak namazını kılar ve ayaklarını kıbleye uzatır. Başı altına yastık koyar. Yüzü kıbleye karşı olur. Veya kıbleye karşı sağ veya sol yanı üzerine yatar. Rüku ve secdeleri, başı ile ima eder. Böyle de ima edemeyen aklı başında bir hasta, bir günden çok namazını kılamazsa, hiçbirini kaza etmez. Semavi bir sebeple, yani elinde olmayarak, mesela hastalık ile veya baygın yahut secde, rekat sayılarını unutacak kadar dalgın olarak, beşten fazla namazını kılamayan kimse de böyledir. Alkollü içkiler ve uyuşturucu maddeler veya ilaç alarak böyle baygın, dalgın olanın, kılamadığı namazlarının adedi birkaç günlük olsa da, hepsini kaza etmesi lazımdır.

***

Sual: Cenaze taşınırken gören Müslümanlar, ayağa kalkıp beklemeli mi, yoksa nasıl hareket etmelidir?

Cevap: Bir yerden cenaze götürülürken, yoldaki ve oradaki dükkanlarda, kahvede olan Müslümanlar, bu cenazeyi görünce, gidip hiç olmazsa kırk adım taşımalı ve biraz arkasından yürümeli, ruhuna Fâtiha ve dua okumalıdır. Cenazeyi görünce, olduğu yerde ona karşı dikilip beklemenin tahrimen mekruh olduğu, Merâkıl-felâh ve Halebî-i kebîrde yazılıdır. Cenazeyi taşıdıktan sonra, arkasından yürümelidir. Peygamber efendimiz, Sa'd bin Mu'âz hazretlerinin cenazesini taşımışlardı.

***

Sual: İmamda namazı bozan bir şey bulunduğunu anlayan kimse ne yapmalıdır? Nafile namazlar cemaatle kılınır mı?

Cevap: İmamda namazı bozan bir şey bulunduğunu anlayan kimse, bu namazı tekrar kılar. Bunu imam namazda hatırlarsa yahut namazda iken namazı bozan bir şey hâsıl olursa, bunu hemen cemaate bildirir. Namazdan sonra anlarsa, o cemaatten olduklarını hatırladığına, söyleyerek, haber göndererek, yazarak bildirir. Haber alan, iade eder. Alamayan af olur. Bir kavilde ve Şafiide imamın cemaate haber vermesi lâzım değildir. Namaz içinde imamın abdesti bozulursa, hemen birisini elbisesinden çekip yerine geçirmesi de câizdir. Sonra, dışarda abdest alıp gelip, vekiline uyarak namazını tamamlar. Camide abdest alırsa, vekile lüzum olmaz. Vekil bırakmayıp camiden çıkınca, cemaat birden fazla ise, namazları fasit olur.

Vitir namazı, Ramazanda cemaat ile kılınır. Başka zamanda yalnız kılınır.

Regaib, Berat ve Kadir namazlarını cemaat ile kılmak mekruhtur. Regaib namazı, Recebin ilk Cuma gecesi kılınan nafile namazdır. Hicretin dörtyüzsekseninde meydana çıkmıştır. Birçok alimler, bunun çirkin bid'at olduğunu yazıyor. Çok kimsenin kılmasına aldanmamalı, sünnet sanmamalıdır. (Tam İlmihal s. 253)

***

Sual: Rükü, secde yapamayan ve harfleri doğru çıkaramayanların imam olması câiz midir?

Cevap: İmama uymanın doğru olması için, gerekli olan şartlardan bir kısmı şöyledir:

Rükü ve secde yapamayan, yapana imam olamaz. Nafile kılan, farz kılana imam olamaz.

(Elsağ) olan kimse, elsağ olmayana imam olamaz. Elsağ, sin harfini, se harfi okuyandır. Başka harfleri doğru okuyamayan da, doğru okuyanlara imam olamaz. Böyle kimselerin, harfleri doğru söylemek için, gece gündüz çalışması farzdır. Çalışıp da söyleyemezse, kendi namazı câiz olur. Çalışmazsa, kendi namazları fasit olur. Harfleri doğru okuyan bir imama uyarak cemaat ile kılması mümkün iken, yalnız kılarsa, harfi doğru okumadığı için, namazı yine kabul olmaz. Doğru söyleyemediği harf bulunmayan bir âyet varsa, bunu veya böyle birkaç âyet-i kerimeyi ezberlemesi ve namazlarda, bunları okuması lâzımdır. Doğru okuyabildiği âyet-i kerime var iken, bunu ezberlemeyip, söyleyemediğini okursa, namazı yine kabul olmaz. Fatihayı her namazda okumak lâzım olduğundan, bunu güzel okumağa çalışması lâzımdır. Görülüyor ki, bir harf doğru söylenmezse, Kur'ân-ı kerim doğru olmuyor ve namaz kabul olmuyor. Radyo ve hoparlör ile iletilen seslerde, harfler doğru çıkmadığı için, bunlarla Kur'ân-ı kerim okumak, dinlemek ve namaz kılmak doğru olmaz, kabul olmaz. Suç olur. Günah olur. (Tam İlmihal s. 253)

Hiç yorum yok

Yorumlarınızı ve fikirlerinizi bize gönderiniz. Sorularınız için dinimizislam2@gmail.com adresine mail gönderiniz.
BÄ°ZÄ°M SAHÄ°FE sitesi..

Önizleme