Page Nav

HIDE

Twitter

GRID_STYLE

Son yazılar:

latest

Sünnetlere 'namaza' diye niyet etmek

Sual: Beş vakit namazın sünnetlerini kılarken, sadece 'Allah rızası için namaza' veya 'ilk kazaya kalmış öğlenin farzına' di...

Sual: Beş vakit namazın sünnetlerini kılarken, sadece 'Allah rızası için namaza' veya 'ilk kazaya kalmış öğlenin farzına' diye niyet edilse, o vaktin sünneti de kılınmış olur mu?

Cevap: Konu ile alakalı olarak Eşbâh'da deniyor ki:

"Beş vakit namazın ilk ve son sünnetlerini, yani müekked sünnetleri kılarken, sünnet olduğuna niyet etmek lüzumunda sahih olan, güvenilen fetva, şart olmadığını göstermektedir. Revatib sünnetler, nafile niyeti ile veya yalnız namaza niyet ederek sahih olur. Yani o vaktin sünneti olur. Ayrıca sünnet diye niyet etmeye lüzum yoktur. İmâm-ı Zeyla'î de böyle buyurmuştur. Mesela fecir doğmadan, teheccüd niyeti ile, iki rekat namaz kılınca, fecrin başlamış olduğu, sonradan anlaşılsa, bu namaz, sabah namazının sünneti yerine geçer. Ayrıca sabah sünneti kılmak lazım olmaz. Öğlenin farzında dördüncü rekatte oturduktan sonra unutarak beşinci rekate kalksa, altıncı rekati de kılıp selam verir ve son iki rekati nafile olur. Bu iki rekatin son sünnet olmaması, sünnet olarak niyet edilmediği için olmayıp, sünnete ayrı bir tekbirle başlamadığı içindir. Teravih namazında da, teravih olduğuna niyet etmek şart olmadığı haberi sağlamdır. Bunun gibi, kazaya kalmış öğle namazı olmayan kimse, cuma namazından sonra kıldığı dört rekate; 'Vaktine yetişip kılmamış olduğum son öğleyi kılmaya' diye niyet etse, sonra cuma namazının sahih olduğu anlaşılsa, sağlam ve sahih habere göre, bu dört rekat, cuma namazının sünneti olur.

Sünnet namazları, yalnız namaz kılmaya veya sünnetten başka bir namaza niyet ederek kılınınca, sahih olacakları önceden bildirilmişti."

Görülüyor ki, namaz vakti içinde, o vaktin farzından başka kılınan her namaz mesela kaza namazı, o vaktin sünneti de olmaktadır.

***

Sual: Farz borcu olanın, nafile ibadeti boşa mı gider?

Cevap: İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:

"Hadîs-i şerifte; (Bir insanın mâ-lâ-ya'nî ile vakit geçirmesi, Allahü teâlânın, onu sevmediğinin alametidir) buyuruldu. Mâ-lâ-ya'nî, faydasız iş demektir. Bir farzı yapmayıp, bunun yerine, nafile ibadet yapmak, mâ-lâ-ya'nî ile vakit geçirmek olur. Nafilelerin farz yanındaki kıymeti, bir damlanın, deniz yanındaki kıymeti kadar bile değildir. Sünnetin farz yanındaki kıymeti de böyledir."

***

Sual: Peygamber efendimiz ümmeti arasında çıkacak fitneleri biliyor muydu?

Cevap: Bu konuda Eşi'at-ül-leme'ât kitabında deniyor ki:

"Eshâb-ı kiramdan hazret-i Huzeyfe diyor ki; Resûlullah efendimize ileride hasıl olacak fitnelerden sordum. Çünkü, bunların şerrine yakalanmaktan korkuyordum.

- Ya Resûlallah, biz, Müslüman olmadan önce kötü kimselerdik. Allahü teâlâ, Senin şerefli vücudunla, İslâm nimetini, iyilikleri bizlere ihsan etti. Bu saadet günlerinden sonra, yine kötü zaman gelecek mi dedim.

- (Evet gelecek!) buyurdu.

- Bu şerden sonra, hayırlı günler gelir mi dedim.

- (Evet gelir. Fakat, o zaman bulanık olur) buyurdu. Kalpler, ilk zamanlarda olduğu kadar saf ve tertemiz olmaz. Kötülükler, bidatler, her tarafa yayılır. İyiler arasına kötüler, sünnetler arasına bidatler karışır.

- Bulanıklık ne demektir dedim.

- (Benim sünnetime uymayan ve benim yolumu tutmayan kimselerdir. İbadet de yaparlar. Günah da işlerler buyurdu. Hayır da yaparlar, şer de yaparlar. Bidat işlerler.)

- Bu hayırlı zamandan sonra, şer olur mu dedim.

- (Evet. Cehennemin kapılarına çağıranlar olacaktır. Onları dinleyenleri Cehenneme atacaklardır) buyurdu.

- Ya Resûlallah! Onlar nasıl kimselerdir, dedim.

- (Onlar da, bizim gibi insanlardır. Bizim gibi konuşurlar) buyurdu. Âyet ve hadîs okuyarak, vaaz ve nasihat ederler. Fakat, kalplerinde hayır ve iyilik yoktur.

- Onların zamanlarına yetişirsek, ne yapmamızı emir edersiniz dedim.

- (Müslümanların cemaatine ve hükûmetine tabi ol) buyurdu.

- Müslüman cemaati ve Müslüman hükûmeti yoksa, ne yapalım, dedim.

- (Bir kenara çekil. Aralarına hiç karışma. Ölünceye kadar, yalnız yaşa!) buyurdu. Bir hadîs-i şerifte;

(Benden sonra öyle hükûmetler olur ki, benim yolumdan ayrılırlar. Kalpleri şeytan yuvasıdır. Bunlara da itaat ediniz! Karşı gelmeyiniz! Sizi döğse de, mallarınızı alsa da karşı gelmeyiniz!)

Yani, zalim olan, malınıza, canınıza saldıran hükûmete de isyan etmeyiniz, fitne çıkarmayınız. Sabredip, ibadetiniz ile meşgul olunuz. Fitnecilere karışmamak için, ormana gidip, ot, yaprak yemek zorunda kalırsanız, ormanda kalınız, fitnecilere karışmayınız!

- (İyi dinleyin ve bana itaat edin) buyurdu. Bu son emir, hükümete karşı gelmemek, fitne çıkarmamak için, çok dikkatli olunuz demektir."

***

Sual: Zamanın değişmesi ile ibadetlerde de değişiklik olur mu?

Cevap: Mecellenin 39. maddesinde; "Zamanın değişmesi ile, âdete dayanan hükümler değişebilir" deniyor. Fakat, Nass ile yani âyet-i kerime ve hadîs-i şeriflerle bildirilmiş olan ahkam, hükümler hiçbir zaman değişmez. Her âdet, delil-i şeri olamaz. Bir âdetten hüküm çıkarılabilmesi için, bu âdetin Nasslara yani âyet-i kerime ve hadîs-i şeriflere muhalif, aykırı olmaması ve salih Müslümanlar arasında Seleften gelmiş olması lazımdır. Haram işleyenler çoğalır, haramlar âdet hâline gelirse, yine helal olmazlar. Küfür alametleri de âdet olur, Müslümanlar arasına yayılırsa, İslâm âdeti olmaz. Küfür alameti olmaktan çıkmazlar. Mubah olan âdetlerde ve fen bilgilerinde zamana uyulur, teknikte ilerleyenlere ayak uydurulur. Din bilgilerinde, ibadetlerde zamana uyulmaz. İman bilgileri, din bilgileri zamanla değişmez. Bunları değiştirmek, zamana uydurmak isteyenler, Ehl-i sünnetten ayrılır, kâfir veya sapık olurlar.

***

Sual: Nafile namaza başlayan bir kimse, bu namazı bozar veya bozulursa, tekrar kılması gerekir mi?

Cevap: Her cins namazı vaktinde kılmaya Eda denir. Nafile namaz kılınmaya başlandığı vakit, bu nafile namazın vakti olur ve tamamlanması da vacip olur. Başlanılan bu nafile namaz, bozulursa, bunun kazası da vacip olur. Bir namazı vakti içinde tekrar kılmaya İade denir. Vaktinden sonra kılmaya Kaza denir. Vaktinde kılınamayan farz namazı, kaza etmek farzdır. Vaktinde kılınamayan vacip namazı kaza etmek ve fasit olan, bozulan sünnet ve nafile namazları iade etmek vaciptir. Vaktinde kılınmayan sünneti kaza etmek emrolunmadı.

***

Sual: Gayr-i müslimlerin mubah olan âdetlerini yapmanın, dinimiz açısından bir mahzuru olur mu?

Cevap: Kâfirlerin âdetlerini yapmak, onlara benzemek niyeti ile olmazsa ve haram veya kötü âdetler değilse, faydalı şeyler ise, caiz olur. Onlar gibi yemek, içmek böyledir. Onlara uymak için olur veya haram veya fena, kötü şeyler ise, haram olur.

***

Sual: Din bilgilerini öğrenmeye önem vermeyenin imanı gider mi?

Cevap: İslamiyeti öğrenmeye lüzum görmeyen, ehemmiyet vermeyenin imanı gider.

***

Sual: Namazda ah, of demek namazı bozar mı?

Cevap: Namazda ah, of gibi inlemek, uf diye sıkıntıyı bildirmek bozar.

Hiç yorum yok

Yorumlarınızı ve fikirlerinizi bize gönderiniz. Sorularınız için dinimizislam2@gmail.com adresine mail gönderiniz.
BİZİM SAHİFE sitesi..

Önizleme